GEZGİN
mk  
  Ana Sayfa
  TEFSİR
  FİLİSTİN
  makaleler
  => GELİN KARDEŞ OLALIM
  => Yarınsız umutlar
  => cennet,mi istiyoruz?
  => İNFAK
  => KİBİR
  => EVLENME& HİMAYE
  => ÖRTÜNME
  => O``FİLİSTİN
  => YOZLAŞMA
  => KURBAN
  => islamın hareket metodu
  => buhari & müslimde iman
  => Bir Tevhid eylemi Namaz
  => hasan el benna
  => Ali Küçük
  => Ahmet Varol
  => Abdullah Bingazi
  => Saıd Havva
  => Allah'ın nişanelerine hürmet etmek
  => KUR,ANI DOGRU ANLAMAK
  HARITA
  KUR'AN
  irtibat
  ziyaretci defteri
  ders
  vidio
  çeçenistanda rus vahşeti
  çeçenistan
Ali Küçük
Ali KÜÇÜK
Ana Babaya İhsan Ne Demektir, Nasıl Olmalıdır?
“Allah'a kulluk edin, O'na bir şeyi ortak koş-mayın. Ana babaya, yakınlara, yetimlere, düşkün-lere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altında bulunan kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenip öğü-nenleri elbette sevmez.”(4 Nisa, 36)
Bu bölümde Allah'ın bu kadar âyetini duyan kullarına Rabbimizden genel bir dâvet, bir çağrı geliyor. Ey kulla-rım! Haydi öyleyse Allah'a kulluk yapın. Hayatınızın tü-münde, 24 saatinizin tamamında, evlenmenizde, boşan-manızda, mîrasınızda, alışverişinizde, hukukunuzda, eği-timinizde, yemenizde, içmenizde, giyinmenizde, kuşan-manızda, sevmenizde, küsmenizde, itaatinizde, isyanı-nızda, kadınlığınızda, erkekliğinizde, babalığınızda, ev-lâtlığınızda sadece Allah'ı dinleyin. Sadece Allah'ın yasa-larını uygulayın. Sadece Allah'ın gösterdiği gibi hareket edin. Allah'a hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi, hiçbir kurumu, hiç bir müesseseyi ortak koşmayın. Hayatınızı parçala-madan yana olmayın. Hayatınızı parçalara ayırıp o par-çalardan bir bölümünde Allah'ın, öteki bölümlerinde de başkalarının yasalarını uygulayarak şirke düşmeyin. Namaz konusunda Allah'ı, hukuk konusunda başkalarını dinleyerek şirke düşmeyin. Oruç konusunda Allah'ın yasalarını, kılık kıyafet konusunda başkalarının yasa-larını uygulayarak müşrik olmayın.
Anaya babaya karşı da muhsin davranın. Anaya ve babaya karşı ihsanda bulunmak, muhsin davran-mak, ana baba karşısında Allah karşısında olma şuurunu taşımak demektir. İhsan neydi? İhsan Al-lah'ın her an bizi gördüğü şuuru içinde olmaktı değil mi? Yâni kişinin yaptığını Allah huzurunda, Allah kontrolünde yapma şuuru içinde olmasıdır ihsan.
Öyleyse bakın burada hem anaya babaya itaat isteniyor bir anlamda, ama ana babaya itaat ederken, itaat ortamında da Allah karşısında olma şuurunu kaybetmememiz isteniyor. Onlar bizden bir şey isterken Allah huzurunda olduğumuzu unutma-yacağız. Bu işi yaparken Allah kontrolünde olduğu-muzu hep hatırımızda canlı tutacağız. Yâni ya Rabbi! Sen bana anana şöyle davran dedin diye yapıyorum bunu! Babana böyle yap dedin diye böyle yapı-yorum! diyerek hem Allah huzurunda olacağız, hem de onlara itaat edeceğiz.
Yâni anamız babamız bizden bir şey istedikleri zaman o anda Allah huzurunda olma şuuru içinde önce Rabbimize dönüp bir soracağız. Ya Rabbi! Şu anda babam, anam benden bir şey yapmamı istiyor-lar. Ne yapayım? Nasıl davranayım? Sen bunların benden istediklerinden razı mısın? Eğer Allah razıysa tamam yapacağız. Allah huzurundayız ya. Her şeyi-mizle onun kontrolü altındayız ya.
Ama eğer onların bizden istedikleri Allah'ı gücendirecek, kızdıracak veya gazabını gerektirecek noktaya ulaşmışsa da o zaman onlara itaat etme-yeceğiz. Hemen o anda vazgeçivereceğiz. Anamız babamız da olsalar dinlemeyeceğiz onları. Niye? Çünkü Allah huzurundayız ya. Allah kontrolündeyiz ya. Ne yapacaksak, nasıl yapacaksak onun rızasını aş-mayacak şekilde yapmak zorunda olduğumuzu asla unutmayacağız.
İşte ihsan budur. İşte muhsin budur. Ana baba kar-şısında Allah huzurunda olduğunun bilincinde olmak. Biz tüm hayatımızda, zamanın tümünde, mekanın tamamında hep Allah huzurunda, Allah murakabe-sinde bulunmaktayız. Bir an bile bizden gafil değildir o.
Dikkat ediyorsanız itaat değil, ihsan isteniyor biz-den. Âyet-i kerîmede anaya babaya itaat edin den-miyor da, ihsanda bulunun deniyor. Yâni ananız ba-banız karşısında Allah huzurunda olduğunuzu unut-mayın deniyor. Bir kere varlık sebebiyle anamız baba-mız itaate lâyıktır. Çünkü annemiz babamız bizim se-bebi vücudumuzdur. Yâni annemiz babamız bizim var-lığımıza sebep mi? Tamam onlara itaat edeceğiz. Bu-nun için anamızın babamızın iyi bir Müslüman olma-ları şart değildir. Onlar bizim babamız anamız mı? Ta-mam onlara itaat şarttır. Bu mutlak bir ölçüdür. Çünkü onların itaate hak kazanmaları bizim anamız babamız olmalarıdır. Bunun için iyi bir Müslüman olup olma-maları önemli değildir.
Ama eğer anamız babamız bizden Allah'ın is-temediklerini istemeye kalkışmışlar ya da bizi Allah'a isyana, Allah'a şirk koşmaya zorlamışlarsa o zaman Allah huzurunda olma şuuru içinde onları dinleme-yecek, onlara itaat etmeyeceğiz. Ama bizi şirke düşür-meyecek, bizim Müslümanlığımızı etkilemeyecek, bizi Allah'la çatışır hale getirmeyecek dünya işlerine gelince, dünya işlerinde de onlarla iyi geçineceğiz. De-diklerini gücümüz nisbetinde yapmaya çalışacağız. Çünkü bakın Lokman sûresi der ki: “Eğer anan seni körü körüne bana şirk koşmaya zorlarlarsa onlara itaat etme. Ama dünya işlerinde de ma-ruf veçhile onlarla geçin.”(31 Lokman, 15)
Evet dünya işlerinde onlarla iyi geçineceğim ama itaat derken benden şirk isterlerse o zaman ben yan çizeceğim, yok kabul edeceğim, dinlemeyeceğim, duymayıvereceğim, anlamayıvereceğim, unutuvere-ceğim. Ama ısrar ederlerse engel koyacağım. Çünkü ben o anda Allah huzurundayım, önce Rabbimin hatı-rını düşüneceğim. Onları putlaştırarak, Allah'a ters düşen arzularını yerine getirerek Rabbimi küstürme-yeceğim. Yâni anam, babam illa da bizim dediğimiz olacak diyerek enaniyetlerini putlaştırma noktasına vardırmışlarsa o zaman onları dinlemek şöyle dursun, onların bu zulümlerine engel olmaya da çalışacağız. Çünkü onların bu hareketleri kendilerini Rab maka-mında görmelerinden ötürü bir zulümdür.
Öyle olunca da artık burada konu anneye babaya itaat konusu değil, annenin babanın kötülüğüne engel olma konusudur. Evet ana-babalarımıza karşı iyi dav-ranmamızı istiyor, Rabbimiz. Onlarla birlikte onların hukukuna riâyet ederek, Allah'ın istediği şekilde bir ha-yat yaşamamızı istiyor.
Allah korusun, şu anda içinde yaşadığımız toplum tıpkı kâfir dünyada olduğu gibi sadece karı kocanın birlikte yaşadıkları bir aile tipine dönüştü. İslâmî aile tipi dağılıp ana baba ile ilgi hemen hemen kesildi. Kadın ve erkek tıpkı Yahudi ve Hıristiyan dünyada olduğu gibi ana babayla irtibatlarını kesip, hattâ ço-cuklarıyla bile ilgilerini koparıp materyalistçe bir hayat yaşamaya, hayatlarını kimseyle paylaşmamaya baş-ladı. Hattâ kimileri, kimi karı kocalar materyalist bir felsefeyle birbirlerine bile tahammül edemeyerek, bir-birleriyle bile irtibatlarını keserek yine batıda olduğu gibi, müşrik aile düzeninde olduğu gibi ayrı ayrı bir hayatı yaşıyorlar.
Gelin ey Müslümanlar, Rabbimizin bize en uygun olarak gönderdiği yasalarına kulak verelim. Rabbi-mizin istediği bir hayatı yaşamaya çalışalım. Anne ba-bayla, dede nineyle, çoluk çocukla, karı kocayla mut-lu bir hayat yaşayalım. Akrabalarımızla ilgimizi kes-meyelim. Kâfirce, materyalistçe bir anlayışla akraba-larımızı çok kötü bir durumda bırakmayalım. Asla kâ-firler gibi ben merkezli bir hayat yaşamayacağız. Be-nim ekonomik gücüm var, benim siyasal gücüm var, benim hocalığım, hacılığım var, benim çevrem, kre-dim var, benim kimseye eyvallahım yoktur, ben kendi dünyamı yaşarım, diyerek kendi kendimize bir hayat yaşamadan yana olmayacağız. Bizim yaşadığımız hayatta babamız olacak, anamız olacak, dedemiz olacak, ninemiz olacak, çocuklarımız olacak, hattâ fa-kir fukara garibanlar olacak. Bir ekmeğimiz varsa, ya-rım ekmeğimiz varsa onlarla birlikte yemek zorun-dayız.
mk  
   
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol